- aldiriş etmek
- ЗЕГЪЭГЪЭПЭН, шIоIофын/фIэIуэхун
Турецко-адыгский словарь. Хъуажъ Фахъри. 2007.
Турецко-адыгский словарь. Хъуажъ Фахъри. 2007.
burnuna koymak — aldırış etmek, göz önünde tutmak, değer vermek, kale almak Oğlan mahalle arkadaşlarıyla samimi idi. Kızsa ne anasını ne babasını ne de kardeşlerini burnuna kor, bu mahalle ve bu mahalleliden nefret ederdi. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
eslemek — i, hlk. Önem vermek, aldırış etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
umursamak — i Aldırış etmek, önem vermek Politikayı zerre kadar umursadığı yoktu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
dudak bükmek — bir şeyi beğenmediğini, küçümsediğini belli etmek, umursamamak, pek aldırış etmemek Selma Hanım dudaklarını büktü, cevap vermeye lüzum bile görmedi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük